Okulun bitmesine ve benim servise yetişmeme yaklaşık 5 saat vardı. Ne kadar uzun bir süreydi öyle. Parktan kalktım ve karşı caddeye geçmek için yürüdüm. Çünkü karşı cadde'de akülü arabalar vardı. Annem beni haftada bir kez buraya getirip bu akülü arabalara bindirirdi. Ben ise aralarından en hızlısı olan kırmızılıya binerdim. Tabi hızlı olduğu için tur haklarım çabucak bitiverirdi. Ne kırmızı ışık dinlerdem ne de kural. Tek istediğim olabildiğince hızlı gitmek ve diğer çocukları geçmekti. Anneme her defasında yalvararak bir tur daha atmak için ağlardım. Anne sonuçta kıramazdı beni. Anneme her defasında bana da bunlardan almasını söylerdim. O da "Alacağım evladım" derdi hep. Ama ne zaman diye sorduğumda lafı değiştiriverirdi. Bu gün ise özgürdüm. Okuldan kaçmıştım ve bolca zamanım vardı. İstediğim kadar binebilecektim. Hemen bilet satılan yere koştum ve paramın hepsine bilet aldım. Tabi ki önümde onlarca akülü araba vardı ama gözlerim hep o kırmızılı arabayı aradı. O en hızlısıydı çünkü. Adama "Kırmızılı araba nerede ?" diye sordum. O da elini işaret ederek "Şurada başkası biniyor. Birazdan turu biter" dedi. Beklemeye koyuldum. Zaman bir türlü geçmiyordu. Üstüne çocuk yarı yolda durmuş arkadaşı ile sohbete başlamıştı. Hayatımda bu kadar sinirlendiğimi hatırlayamıyorum. Adamın pantolonundan çektirip "Hıı şuna baksana sürmüyor hani" diye şikayette bulundum. Adam boynuna asılı olan düdüğü iki defa kısa kısa çaldı. Çocuklar anlamış olacak ki gülüşerek sürmeye başladılar. En sonunda boşalmıştı işte. Benim sıramdı. Elim de ki bütün biletleri adama verip kırmızılı arabaya bindim. Ve başladım sürmeye. Zaman öyle çabucak geçmişti ki saat 3 olmuştu. Sanırım 20 tur felan atmıştım. Hakkım bittiğin de ise köşeye geçip rahat bir saat arabaları süren diğer çocukları izlemiştim. Daha sonra karnımın acıktığını hissettim. Kaldırımda simit satan bir amca vardı. Simit arabasına doğru yürümeye başladım. Elimi cebime attım. Ancak beş kuruş param kalmamıştı. Bütün paramı biletlere harcamıştım. Yeni bir hayal kırıklığı içerisinde geri dönerken Serkan abi'nin de simitçiye doğru geldiğini gördüm. Beni gördüğünde sinirli sinirli baktı. Yanıma yaklaşarak "Okuldan kaçtın değil mi ?" dedi. "Evet kaçtım" dedim.
-Neden kaçıyorsun ki ?
-Sen neden kaçıyorsun ?
-Çünkü ben büyüğüm ve istediğimi yapabilirim.
-Ne olmuş yani büyüksen ?
-Açmısın ? bir şeyler yedin mi ?
-Hayır bütün paramı akülü arabalara verdim.
-Sakın bana kırmızılıya bindiğini söyleme!
-Evet ona bindim.
-Salak kırmızılıdan uzak duracaksın. Şurada ki sarılıyı görüyormusun bir daha ki sefere ona bin. O en iyisidir. Tamam hızlı değil ama en azından bütün paranı harcaman gerekmez ve rahattır da.
-Şey Serkan abi bana simit alırmısın ? Söz yarın serviste parasını vericem.
-Tek bir şartla alırım. Eğer bir daha okuldan kaçmazsan anlaştık mı ?
-Şey peki.
Serkan abi simitçi den 4 tane simit 2 tane de ayran aldı ve sahile doğru yürümeye başladık. Sahilde bir bank'a aturup simitleri yedik. Bana dönüp "İsmin Yunus tu değil mi ?" diye sordu. "Evet" dedim. "Biliyormusun aynı benim küçüklüğüme benziyorsun. Bende senin yaşlarındayken hep kırmızılı arabaya binerdim" dedi. "Gerçekten mi ? O en hızlısı değil mi ?" dedim. "Haha evet o en hızlısı ama aynı zamanda en pahalı olanı. Bu yüzden bende artık sarılıyı tercih etmeye başladım. O hem ucuzdu hemde gayet iyiydi. Ve biliyormusun aynı gerçek araba gibi ses çıkartıyordu" dedi. "Bunu bilmiyordum. Ama ben hızlısını seviyorum" dedim. "Karnın doydumu ? Dondurma istermisin?" dedi. "Hayır teşekür ederim" dedim. Bana dönüp gülerek "Merak etme bunlar için senden para almayacağım. Bu gün bendensin. Nede olsa bu gün benim yüzümden okula gitmedin." dedi. Bende gülüp "Tamam ozaman ama karışık olsun" dedim. Serkan abi dondurmacının yanına gidip "Bir tane karışık bir tanede sade versene ordan" dedi. Pür dikkat Serkan abiyi izliyordum. Giyinişini, konuşmalarını, saç tarzını, mimiklerini her şeyini izliyordum. Bu bir güncük içinde karar vermiştim. Onun gibi olacaktım. Onun gibi hiç kimseyi takmayacak onun gibi istediğimi yapacaktım. Çünkü babamı 2 yaşımdayken kaybetmiştim. Ve kendime yeni bir baba figürü bulmuştum.
Ve hayatımda okuldan kaçtığım ilk gün okulda asla öğrenemeyeceğim çok şey öğrenmiştim.
Okula gitseydim Serkan abiyle hiç tanışamıcaktım. Paramı tek bir şeye sorumsuzca harcamamayı öğrendim. Bu sayede hayatımda bir daha hiç aç kalmadım. Paylaşmayı öğrendim. İki arkadaş arasında yenilen bir simitte olsa o anın en güzel ve en değerli an olduğunu öğrendim. Serkan abi gibi baskı altında yaşamamayı öğrendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder